Yeni Başlayanlara Minimalizm

Minimalizm… Bu kavramı son yıllarda giderek daha sık duyar olduk. Günün popüler kavramlarından biri olsa da, minimalizm için “moda” kavramların yanında insanın ve doğanın en çok çıkarına olanlarından biri desek abartmış olmayız. Tüketimin her geçen gün arttığı, insanın sadece tüketmek üzerine yaşamını devam ettirdiği günümüzde, minimalizm; satın almamayı, azaltmayı ve dönüştürmeyi hedefleyen, sadeleşerek huzura ve mutluluğa ulaşmanıza destek olan bir akım. Peki, bireysel dönüşümün yanı sıra gezegenin geleceği için de önemli olan minimalizme nasıl geçilir? Minimalist bir insan nasıl olunur, nereden başlamak gerekir?  Minimalizm hakkında merak ettiğiniz tüm soruların yanıtını bu rehberde bulabilirsiniz.

Minimalizm Nedir?

Aslında temelde bu soruyla başlayabiliriz. Bireyin sahip olduklarıyla tatmin olması, ihtiyacı olandan fazlasına yaşamında yer vermemesi gibi temel bir amaç taşıyan minimalizm, daha azın içinde daha fazla maneviyat barındırır. İnsan birçok şeye sahip olduğunda gerçekten neyi isteyip neyi sevdiği fikrinden de uzaklaşır, minimalizmde gerçekten istediklerinize sahip olarak eşyaların sizin için özel bir anlama sahip olmasını da sağlarsınız. Yaşamınızda gerçekten ihtiyacınız olana ve gerçekten istediğinize yer açtığınızda anlamlı bir bütüne ulaşmanız da kolaylaşır.

Minimalizm yalnızca evinizdeki ya da gardırobunuzdaki eşyalardan ibaret değil. Geniş anlamıyla bir yaşam tarzı olan sadeleşme, dijital alanda da sadeliği barındırıyor. Önemsiz birçok maille dolup taşan mail kutunuz, telefonunuzda kullanmadığınız uygulamalar ve birçok gereksiz fotoğrafla dolu galerinizi sadeleştirerek hem zihninizin odaklı çalışmasına destek olabilir, hem stres seviyenizi düzenleyebilir hem de dijital karbon izinizi azaltarak gezegene verdiğiniz zararı azaltabilirsiniz.

Minimalizm her ne kadar günümüzün trend yaşam tarzı gibi gözükse de kökeni çok eskilere gidiyor. Birçok düşünürün sade bir yaşamı seçerek huzura erişmeyi amaçladıklarını duymuş olabilirsiniz. Konfiçyus, Sokrates gibi filozofların yanı sıra Tolstoy, Einstein, Gandi gibi dünyaca ünlü isimler de sadeliği destekliyordu. Günümüze yaklaştıkça birçok ünlü simanın da sade bir yaşamı seçtiğini görüyoruz. İkonlaşan siyah boğazlı kazağıyla Steve Jobs akla gelen ilk örneklerden biri.

Neden Minimalizm?

Daha fazla kıyafete, teknolojik ürüne, ev eşyasına ve diğer maddi unsurlara sahip oldukça manevi ihtiyaçlarımızı da doyurduğumuz yanılgısına kapılıyoruz. Kendimizi daha mutlu, daha güzel, daha özgüvenli, daha zengin, daha doymuş hissederken aslında hep daha fazlasıyla tamamlanmaya çalışıyoruz. Bu, tıpkı gölgemizi yakalamaya çalışma gayreti kadar boşuna bir çaba. Çünkü satın aldıkça ve bizim için özünde bir şeyler ifade etmeyen maddi unsurlarla etrafımızı doldurdukça mutluluğu bu eşyalarla özdeşleştiriyoruz. Oysa mutluluk ya da huzur gibi içsel kavramların karşılık bulması için manevi bir çaba gerekiyor. Minimalizm yaşam tarzı da manevi ihtiyaçları maddesel unsurlarla karşılamamamızı, eşyaların sizi kullanmasını değil, sizin onları kullanmanız gerektiğini hatırlatıyor.

Minimalizme geçtiğinizde “satın al-kısa süreli mutlu hisset-boşluk duy-yeniden satın al” döngüsünü kırabilirsiniz. Yeni ve sahip olmadığınız maddenin cazibesine kapılmadan size gerekli olana odaklandığınızda zihninizde de büyük bir rahatlama ve stres seviyenizde dengelenme görebilirsiniz. Ayrıca minimalizm kendinizi tanıma ve tanımlama yolunda büyük adımlar atmanıza yardımcı olur.

Minimalizme Nereden Başlamalı?

Minimalizmi hayatınızın her alanında uygulamak için yapabilecekleriniz var. Düzenli bir sıralamayla ve dilediğiniz kadar zamana yayarak bu yaşam tarzına geçiş yapabilirsiniz. Belki tüm alışkanlıklarınızı birden bırakıp her şeye aynı anda başlamak zorlayıcı olabilir. Sürece alışmak için aşamalı bir ilerleme düşünebilirsiniz.

Yaşam tarzınız ve ihtiyaçlarınız üzerine düşünün

İhtiyaçlarınıza yönelik ürünlere sahip olmak alışveriş yapma alışkanlığınız üzerinde önemli rol oynuyor. Sadeleşmeye başlamadan önce gerek evinizin eşyalarında gerekse gardırobunuzda yaşam tarzınıza ve ihtiyaçlarınıza göre eşyaları bulundurmaya gayret edin. Nadiren ihtiyaç duyacağınız, hatta belki de hiç giymeyeceğiniz bir ayakkabının dolabınızda boşuna yer kaplamasındansa günlük olarak sürekli giyebileceğiniz bir ayakkabıya yer açabilirsiniz. İşe koyulmadan önce bu konu üzerine kafa yormakta fayda var.

Kıyafetlerinizi ayıklayın

Sadeleşmeye başladığınız anda ilk önemli eylemi dolabınızdaki her şeyi boşaltıp yatağınızda bir yığın yaratarak gerçekleştirebilirsiniz. Göreceksiniz ki dolabınızda varlığını bile unuttuğunuz, belki hiç giymediğiniz belki etiketi hâlâ üzerinde duran kıyafetleriniz var. Japon düzenleme uzmanı Marie Kondo’nun sadeleşme noktasında ilk adımı olan bu kıyafetleri yatağa yığma yönteminin devamında kullanmadığınız, kullanmayacağınız ve size artık iyi bir enerji vermeyen tüm kıyafetleri ayıklamak bulunuyor. Ardından bunları ikinci elde satabilir, bağışlayabilir, takas edebilir ya da kötü durumda olanları çöpe atabilirsiniz.

Kapsül dolaba bir şans verin

Dolabınızı ayıklarken temel parçaları elde tutmaya çalışın. Kapsül dolap uygulaması farklı kombinlerle uzun süre giyilebilecek temel parçalardan oluşur. Siyah kumaş pantolon, beyaz gömlek, kot pantolon, blazer ceket, spor ayakkabı gibi uzun süreli ve çeşitli ortamlarda kullanabileceğiniz temel giyim parçalarından yeni bir dolap oluşturun. Günün modasına uygun ancak kullanışsız ürünler ve kombinlenmesi zor renkler yerine beyaz, siyah, kahverengi, bej, mavi gibi renklere ağırlık verebilirsiniz.

Mutfağınızı ve buzdolabınızı düzenleyin

Gıda konusunda da sadeleşmeye dikkat edin. Gıda israfına en çok evimizde fazladan aldığımız, tüketemeden çürüyen ve küflenen ürünler sebep oluyor. Alışverişe çıkmadan önce ihtiyaçlarınızı belirleyin ve tüketmeyeceğiniz gıdaları satın almayın. Mutfak dolaplarınızı elden geçirin. Sırf hoşunuza gittiği için aldığınız ancak kullanmayacağınız ürünlerin dolaplarınızda tozlanmasına ve yer kaplamasına izin vermeyin. Temel ihtiyaçlar dışındaki gereksiz ürünleri mutfağınızdan çıkarın.

Kitaplığınızı ve diğer kişisel eşyalarınızı gözden geçirin

Kitaplığınızda elbette kıymet verdiğiniz, sizinle birlikte olmasını istediğiniz kitaplarınızı bulundurabilirsiniz. Ancak yıpranmış, eski, bir daha şans vermeyeceğiniz ya da artık sizinle birlikte olmasını istemediğiniz kitapları elden çıkarın. Bağışlayın ya da geri dönüşüme verin. Kişisel belgelerinizi, defterlerinizi ve notlarınızı da gözden geçirin. Sizin için artık bir anlam ifade etmeyen belgeler ve notlar çöpten başka bir şey değildir.

Dijital cihazlarınızı temizleyin

Bilgisayarınızı düzenleyin, klasörlerinizi ve fotoğraflarınızı yedekleyin. Galerinizde yer kaplayan gereksiz fotoğrafları, mail kutunuzda dolup taşan anlamsız mailleri, hiç kullanmadığınız uygulamaları ve açıp da bir daha ziyaret etmediğiniz üyeliklerinizi tek tek temizleyin. Zor ve uğraştırıcı görünse de yavaş yavaş yapabilirsiniz, yeter ki ilk adımı atmaktan geri durmayın. Sosyal medya hesaplarınızda da aynı temizliği uygulayabilir, size kötü enerji veren insanları arkadaşlıktan çıkartarak sosyal anlamda da bir detoks yapabilirsiniz.

Zamanınız konusunda da sadeleşin

Zaman, paha biçilemeyen bir değere sahip. Birçok şeyi yapacak zaman bulamıyor, bir şeylere yetişemediğinizi düşünüyorsanız muhtemelen zaman yönetimi konusunda sıkıntı yaşıyorsunuzdur. Zamanınızı kullanma konusunda da sadeleşerek zamanı etkin bir şekilde kullanabilir; işinize, kendinize ve hobilerinize vakit ayırabilirsiniz. Yapmanız gereken en önemli şey planlı hareket etmek. Nelere çok fazla zaman harcadığınızı gözlemleyin. Bazen kendinizi saatlerce sosyal medyada boş boş gezinirken mi buluyorsunuz? Yoksa size pek de bir şey katmayan programları izlerken mi? Elbette eğlenceli aktiviteler yapmaya da ihtiyacınız var. Ancak bunlara ne kadar vakit ayırdığınız konusuna dikkat etmelisiniz.

Şükretmeyi unutmayın

Şükretmek her ne kadar basit gözükse de yaşamımızda en çok ıskaladığımız şeylerden biri. Sağlığınız başta olmak üzere sahip olduklarınız için minnettar olmak elinizdekilerle yetinme konusunda motivasyon sağlar. Sizi gerçekten mutlu eden şeylere sahipseniz, sevdikleriniz ve istediklerinizi yapabilme gücünüz varsa dilediğiniz her şeye sahipsinizdir.

Son olarak sade bir yaşama geçerken Platon’un şu sözü aklınızın bir köşesinde bulunsun:

Önemli olan hayatta en çok şeye sahip olmak değil, en az şeye ihtiyaç duymaktır.”

POPÜLER YAZILAR