Hayatın her alanında mükemmeli aradığımız günümüzde, bu çabanın beyhudeliğini yüzyıllar önce keşfetmiş Japon akımıyla tanışın: Wabi-Sabi.
Kusursuzluğun güzellikle eşdeğer olduğuna inandığımız bir çağda yaşıyoruz. Ancak içinde yaşadığımız dünya, kusurlarıyla güzel. Bu gerçeği inkâr edip mükemmelin peşinde koşarken kendimizi yıpratıyor ve asla gerçekleşmeyecek bir hayali kovalıyoruz. Kusursuzluğun ve mükemmelliğin hedeflendiği Batı estetik anlayışlarının aksine, kusurlu olan her şeyde bir güzellik yattığına inanan Japon estetik anlayışı Wabi-Sabi, hayata bakış açınızı değiştirebilir. Kusurlu ve sade olanda bulunan güzelliğe odaklanan Wabi-Sabi felsefesi nedir, gelin yakından inceleyelim.
Japonya’dan Yükselen Felsefe Wabi-Sabi Nedir?
Wabi-Sabi, kökleri Zen Budizm’e ve Taoizm’e dayanan, doğal olandaki güzelliği keşfetme ve gerçeği olduğu haliyle kabul etme anlayışı. Wabi ve Sabi iki ayrı anlama gelen kelimeler. Wabi, basit şeylerin altında yatan güzelliği temsil ederken; Sabi, zamanın geçişini ve değişimi kabullenmeyi temsil eder. Bu iki kelimenin bir araya gelişiyle ortaya çıkan Wabi-sabi felsefesi olanı olduğu haliyle kabul etmeye ve mükemmel olmayanda güzellik bulmaya işaret eder. Budist öğretisinden yararlandığı kavramlarla Wabi-sabi, kusurlu ve eksik bir güzellik olarak da tanımlanır. Günümüzde yeniye ve kusursuza olan ilginin aksine eski ve kusurlu olanda yatan değer Wabi-sabi’de öne çıkar.
Wabi-Sabi’den İlham Alan Akım: Kintsugi
Kökeni 1500’lü yıllara uzanan Wabi-sabi, Çin’in ardından Japonya’da çay seramonilerinde kendine geniş bir yer edinir. Bu felsefeyi kabullenen keşişlerden Murato Jako, kusursuz çaydanlık ve bardaklar yerine kusurlu olanları tercih eder. Kırılmış eşyaları altın dolgularla onarıp yeni bir var oluş haline getirmeye Japon sanatında Kintsugi denir. Yaşanmışlığın o eşyaya yeni bir değer verdiğine inanılan Kintsugi, Wabi-Sabi düşüncesine dayanan bir anlayıştır. Bu inanışta, kırılan bir eşyanın yeniden kırılamayacağı, onun artık yeni, özgün bir değer kazandığı düşünülür. Kusurları oldukları haliyle kabul etmeye dayanan Wabi-sabi de sadeliğin ve sıradanın altında yatan değeri ve güzelliği görmeyi amaçlar.
Wabi-Sabi’nin 5 İlkesi
Wabi-sabi felsefesinin 5 temel ilkesine yakından göz atarak bu düşünceyi daha yakından tanıyabiliriz.
1. Kabul ederek özgürleşmek
Olanı olduğu haliyle kabul etmek, dünyanın hiçbir zaman mükemmel olamayacağını, kusurların da güzellikleri beraberinde getireceğini anlamakla başlar. Hayatta hiçbir zaman kusursuzluk yoktur. Fakat kusurlu olmak, güzellik ya da değerli olma önünde bir engel de değildir. Olana karşı direnmek sadece duyduğunuz acının ve ızdırabın sürmesine neden olur. Yaşamda bazen hiçbir şey yapmadan olanın olmasına izin vermek gerekir.
2. Mükemmelden vazgeçmek
Mükemmel diye bir şeyin olmadığını kabul etmek Wabi-sabi düşüncesinde atılacak önemli adımlardan. Mükemmel olmak için verdiğiniz çaba çoğu zaman sadece beyhude bir çabadır. Doğa sürekli bir devinim halindedir. Bu değişim ve dönüşüm sürecinde hiçbir şey aynı ve mükemmel kalamaz. Olanın kusurlu olduğunu kabul etmek ve mükemmeli aramaktan vazgeçmek gerekir. Yaşamın kuralları vardır, doğup büyümek ve yaşlanmak doğal bir süreçtir. Yaşlılık kusurlu olmak değildir. Mükemmelden vazgeçerek doğanın verdiklerini kabul etmek Wabi-sabi düşüncesinin bir başka öğretisi.
3. Yavaşlamak ve basitleşmek
Hızla akıp giden yaşamda bir şeyleri fark etmeye vaktimiz dahi yok. Wabi-sabi, size yavaşlamayı ve yaşamın karmaşıklığından uzaklaşarak sadeleşmeyi öğütlüyor. Yavaşladığınızda çevrenizi daha iyi gözlemler, olan biteni daha iyi fark edersiniz. Bu da, karmaşadan uzaklaşmayı ve basit şeylerde yatan güzelliği görmeyi kolaylaştırır. Gerçekten ihtiyacınız olmayan her şeyi hayatınızdan çıkarmak, neyin gerçekten değerli olduğunu fark etmenizin yolunu açar.
4. Şükretmenin önemi
Sahip olmak istediklerimize o kadar odaklanırız ki bazen neye sahip olduğumuzu göremez hale geliriz. Wabi-sabi, elinizdekileri fark etmenin ve onlara karşı şükran duymanın önemini vurguluyor. Sahip olduklarınızı görmemek, sürekli elde etmek istediklerinize odaklanmak aslında ne kadar zengin olduğunuzu unutturuyor. Böylece hep eksik ve yetersiz hissediyorsunuz. Oysa elinizdekileri fark ettiğinizde mutluluğun sırrının da sahip olduklarınızda yattığını fark edebilirsiniz. Kusursuzu ararken her şeye sahip olduğunuzda gerçekten mutlu olacağınızı sanabilirsiniz. Fakat Wabi-sabi nihai bir mutluluğa inanmaz. Hayat eksiklikler ve mutsuzluklarla da tam ve değerli olabilir.
5. Her şeyde yatan güzelliği fark edebilmek
Yukarıda bahsettiğimiz Kintsugi sanatı tam da bu öğretiyi özetliyor. Kintsugi, her var oluş durumunda bir güzellik yattığını hatırlatıyor. Bir eşyanın kırılmış olması ne onun değerini kaybettirir, ne de onun artık işe yaramaz bir çöp olduğu anlamına gelir. O artık yeni bir varlık durumundadır. Bunu tıpkı yaşamımızda başımıza gelen üzücü ve talihsiz olaylar için düşünebilirsiniz. Hayat her zaman mutlu olaylardan ibaret değildir. Bazen derin yaralar alır, tıpkı kırılan bir bardak gibi paramparça olabiliriz. Ama bu yaralardan alınması gereken dersleri alarak, görmeniz gereken noktaları fark ederek yeni bir benliğe kavuşabilirsiniz. Ayrıca kendinizde kusur, eksik ya da yanlış olarak gördüğünüz her şeyi oldukları haliyle kabullenmeniz anlamını da çıkarabilirsiniz. Bu dünyada kimse ya da hiçbir şey kusursuz değildir. Kendinizi ve diğer her şeyi kusurlarla kabul etmek mutluluğun önemli anahtarlarından biri.